10 Eylül 2009 Perşembe

İzmir'de Tiyatro İçin Çalışmak ( Uğur İpek ) 5/17/2009

Daha önceki yazımda İzmir’de Şehir Tiyatrosunun kurulmasının zorunluluğundan bahsetmiştim. Okuyan ve yorum bırakan herkese teşekkürler.

İzmir’de tiyatro sanatının bu günkü durumuna kısaca bir göz atalım. Öncelikle İzmir’de gerçekleştirilen temsil sayısı İstanbul’un aylık temsillerinin %5ini dahi maalesef bulmamakta. Bunun yanında İzmir’deki kimi profesyonel tiyatro toplulukları, gişe endişeleri amatör topluluklarda seyirci endişesi sebebiyle sanat ve estetik kaygısını ikinci plana atarak, seyirciyi güldürmek ve gişe yapmak adına vasatın altı işleri seyirciye sunmaktadırlar. Bu durumun arz ve talep döngüsünden çıktığını düşünmekteyim. Az ve talep dengesi tehlikeli bir düzendir çünkü ok yönleri değişikliğe her zaman açıktır. Dengenin açılımı çok basittir; tiyatro seyircisi ciddi projeleri izlemeyi talep eder, oyun ne kadar iyi hazırlanır ve sunulursa o derece seyirci memnun ayrılır. Ancak oyun ne kadar kaliteli olursa olsun, düzensiz bir hazırlık devresinden sonra yamalı bir şekilde sunulursa, seyirci kaçar. Buna karşılık olarak toplulukların çoğu kaybettikleri seyirciyi salona tekrar çekemez ve yeni seyirci kitlelerine yönelirler. Bu yeni seyirci kitlesi sadece gülmeye endekslenmiş estetik ve sanatsal kaygılardan uzak bir kitledir. Gişe endişesi yaşayan topluluklarda maalesef bu talebe basit oyunları arz ederler. Bu durumda da var olan nitelikli seyirci kaybedilerek yeni elde edilen seyircilerin yetiştirilmesi ve toplumun yücelmesi ortadan kalkar. “Federico Garcia LORCA “YERMA” adlı oyunun oynanacağı gece şunları söylemiştir; Tiyatro bir ülkenin eğitimi için en yararlı ve en etkin araçlardan biridir; ülkenin yüceldiğini ya da çöktüğünü gösteren bir barometredir. Duyarlılığı olan doğru yola yöneltilmiş bir tiyatro halkın duyarlılığını birkaç yıl içinde geliştirebilir; buna karşılık uçmaya yarayan kanatları katırtırnağına dönüşmüş, yani soysuzlaşmış bir tiyatro tüm ulusu hantallaştırır ve uyuşturur.”* Tabi bu söylediğim tüm tiyatro toplulukları için geçerli değildir. Gerçekten nitelikli çalışmalarını seyirciye sunarak Tiyatro Sanatının işlevini yerine getirmek için çalışan profesyonel tiyatroları bu söylediklerimden hariç tutarım.

İşin özüne baktığımızda gişe endişesi taşımayan ödenekli yarı profesyonel ya da amatör toplulukların işi daha kolaydır. Telif hakkı sıkıntısı taşımayan ve gişe endişesini ikinci plana atmış olan topluluklar estetik ve sanatsal kaygıların ön planda olduğu, yenilikçi, araştırmacı, seyirci kitlesini ve tiyatro sanatını bir basamak daha yukarıya çıkartmayı amaç edinmiş oyunları sahnelemeye çalışmalıdırlar. Böylelikle tiyatronun insan yetiştirme işlevi yerine getirilmiş olurlar.

İzmir’de tiyatro seyircisi kitlesini yetiştirmek için hem biz İzmir’den vazgeçmeyen tiyatro emekçilerine hem de yerel yönetime büyük görevler düşmektedir. İzmir’de Devlet Tiyatrosu maalesef tüm Türkiye’de olduğu gibi esas görevini yerine getirememekte yani halka sanatı sunamamaktadır. Bunun nedeni Devlet Tiyatrolarının niteliksiz oyun çıkartmaları değildir aksine çıkartılan nitelikli oyunların İzmir seyircisine ulaştırılamamasıdır. Çünkü oyunlara İzmir seyircisinin bilet bulamamakta. Devlet Tiyatrosu ve Opera Balenin biletleri satışa çıktıkları anda özel şirketler ve sivil toplum kuruluşları tarafından kapışılmakta çok az bir seyirci Devlet Tiyatrolarının ya da Opera Balenin oyunlarını izleyebilmektedir. Ayrıca Devlet tiyatrolarının oyunlarının sadece üç salona sıkıştırılması seyircinin oyunlara ulaşmasını da zorlamaktadır.

İzmir’de maddi sıkıntı içinde istediği gibi ürünler sunamayan özel tiyatroların çoğaltılmasından çok, var olan tiyatro topluluklarına yapılacak desteklerle nitelikli seyirci yetiştirme yoluna gidilmesi, modern temsil salonlarının arttırılması ve İzmir Şehir Tiyatrosu gibi gişe endişesi olmayan ödenekli tiyatroların oluşturulması gerekmektedir. Temsil salonlarının azlığı İzmir’in kanayan bir diğer yarasıdır. Temsil salonlarının çoğalması ve İzmirli toplulukların oyunlarını bu salonlara rahatça taşıması arz ve talep yönlerini değiştirecek seyircinin itici kuvvetiyle modern salonların inşası ve kaliteli işlerin altına imza atılması gereği doğacaktır. LORCA “YERMA”nın sahneleneceği gece konuşmasına şöyle devam etmiştir; Tiyatrosuna yardım etmeyen onu desteklemeyen bir halk ölmemişse bile ölüm derecesinde hastadır; Halkın dramını, tarihsel ve toplumsal yürek vuruşunu duymayan-ister kahkaha, ister gözyaşıyla olsun- onun ruhunun ve görünümünün gerçek rengini yakalayamayan tiyatronun da kendine tiyatro demeye hakkı yoktur: Artık o, boş bir eğlence yeri ya da “zaman öldürmek” denilen o korkunç şeyin tezgâhlandığı bir yer olmaktan başka bir şey olamaz!”*

İzmir’de gişe endişesi olmayan ya da nispeten az olan toplulukların ve salonların artması arz talep oklarının yukarıda bahsettiğimiz biçimde yön değiştirmesine ön ayak olacaktır. Her semtte ve ilçede kurulacak ve maddi sıkıntı içinde varlığını idame ettirmek için mücadele edecek onlarca özel tiyatro topluluğu yerine, her semte ve ilçeye salonlar yapılması var olan amatör, yarı profesyonel, profesyonel ve ödenekli tiyatroların bu salonlarda gösterilerini halka sunmaları teatral renkliliği arttıracak ve İzmir seyircisinin seçme, görme, öğrenme yollarını açacaktır. Topluluklar seçecekleri nitelikli oyunlarla İzmir’in sadece merkezi noktalarında değil, ilçe ve semtlere de giderek nitelikli seyirci oluşumunda önemli bir rol üstleneceklerdir.

İzmir’de Tiyatro Sanatı için çalışmak Türkiye Tiyatrosunun gelişmesi için önemli bir adımdır ve İzmir’de tiyatro sanatının gelişmesi maddi kazancın ötesine geçmelidir. İlçelerde kurulmuş ve çalışmalarını yürüten toplulukların belirli bir sınır içerisinde hapis kalmaları maalesef, İzmir seyircisine ve İzmir sanatçısına yapılan büyük bir haksızlıktır. Unutmamak gerekir ki seyircisiz tiyatro ve tiyatrosuz yaşam olamaz.


Uğur İpek
V.A.T.T.
Yazar / Yönetmen / Oyuncu

*NUTKU-Sahne Bilgisi-Kabalcı yayınları

http://www.tiyatrodunyasi.com/makaledetay.asp?makaleno=1138

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder