10 Eylül 2009 Perşembe

Bir İzmir Aşığı Olarak Manisa'yı Kıskanıyor(D)um ( Uğur İpek ) 5/29/2009

Bu başlık için İzmirli dostlarımın bana kızacağına eminim ama evet, itiraf ediyorum; bir İzmir aşığı olarak Manisa’yı kıskanıyor(d)um. Bakınız Kıskanıyor(d)um diyorum. –dum diyorum çünkü şimdi duygularım biraz karışık. Keşke hep kıskanmaya devam etseydim kıskançlıktan tırnaklarımı etlerime geçirsem anıra, anıra ağlasam yerlerde yuvarlansaydım.

Kıskanıyor(d)um çünkü Manisa’nın bir şehir tiyatrosu vardı. Kıskanıyordum çünkü 2007 yılında kurulan bu şehir tiyatrosu sürekli başarılı işlere imza atıyor İzmir’in önüne geçiyordu. Ah ne güzel olurdu geçseydi de bende hasedimden çatır, çatır çatlasaydım. Ama tiyatro kazansaydı, sanat kazansaydı.

Bu kıskançlığımın başladığı anı unutamam o gün eşimin ailesini ziyarete Mordoğan’a gitmiştik. Üst katta oturmuş kitap okurken aşağıdan babam seslendi “Uğur koş Manisa’da Şehir Tiyatrosu kuruluyormuş.” Okuduğum kitabı bir kenara bırakıp koşarak aşağıya inmiş ve Eşimin memleketi Manisa’da gerçekleştirilen böylesine muhteşem bir hareketin kıskançlığı beni çılgına çevirmişti “Haaaaaayıııııırrrrrrrr diyerek Mordoğan’dan ta Manisa’ya kadar koşmuştum. Tabi ya İzmir gibi muhteşem bir şehir dururken niye gider Manisa’da şehir tiyatrosu kurmaya çalışır ki insan? Koşarak Manisa’ya vardığımda...

İnandınız mı? Bende inanmadım.

Aslında durumumu şöyle özetlemeliyim; yaşadığım ve aşığı olduğum İzmir’de bir şehir tiyatrosu yokken hele ki bunun acısını, İzmir ve Türkiye tiyatrosu yükselişine katacağı katkıları her yazımda, her söylemimde tiyatrodaki ve çevremdeki tüm dostlarımla her an konuşuyor ve paylaşıyorken, böyle bir oluşumun Türkiye tiyatrosuna ve Manisa şehrine yapacağı katkılar beni tahmin edemeyeceğiniz derecede heyecanlandırmıştı. Evet, itiraf ediyorum Manisa’yı kıskandım ama bu gurur ve mutlulukla harmanlanmış iki ara bir dere kıskançlıktı bu... Manisa Şehir Tiyatrosu, Manisa’nın kentleşme ve karanlığından kurtulması yönünde atılmış büyük bir adımdı. Ancak seçimlerden sonra Manisa’da belediye başkanlığına gelen yeni yönetimin ilk iş olarak Manisa Şehir Tiyatrosuna el atması ve “tasarruf tedbirleri” adı altında, ışık/ses teknisyeni Alper Mutlu, eğitmen/oyuncu Tayfun ŞENGÖZ, Nilgün ÖĞRÜK ALKIN ve Türker ALPUGAN'IN görevlerine son vermesi, mevcut bazı siyasilerin sanattan ve tiyatrodan nasıl korktuğunu, nasıl nefret ettiklerini tekrar görmemi sağladı. Bu olayın üstüne Manisa Şehir Tiyatrosu Genel sanat yönetmeni ve Devlet Tiyatrosu sanatçısı Turgay TANÜLKÜ bence örnek bir duruş sergileyerek görevinden istifasını vermişti.

Devlet Tiyatrosu Sanatçısı Turgay TANÜLKÜ Manisa Denge gazetesinde okuduğum bir sözüyle halkına olan borcunu nasıl ödemesini gerektiğini bilen bir sanatçıdır. Şöyle Diyor TANÜLKÜ “Ben bir Devlet Tiyatrosu Sanatçısı olarak vergisini veren herkese hizmet götürmek zorunda olan bir kamu görevlisiyim.” * Yazının tümünü okuyanlar sanat üzerinde egemenlik kurmak isteyen zihniyetlerin nasıl oyunlar oynadığını göreceklerdir. Sözleşmelerin fes edilmesi haberinden sonra ortaya çıkan sivil tepkiler belediyeye açıklama zorunluluğu getirmiş ve “tiyatronun kapatılması söz konusu değil” diye bir açıklamada bulunmuşlardı. Ben bu açıklamayı o zamanda samimiyetsiz buldum şimdide samimiyetsiz buluyorum. Bir inancın başını yok eder ve karalarsanız inancı dağıtmış olursunuz. Manisa’da bu durum gerçekleşti. Çeşitli alicengiz oyunlarıyla Turgay TANÜLKÜ Şehir Tiyatrosundan uzaklaştırılarak topluluğun dağıtılması yolu açıldı. Tasarruf tedbirleri adı altında Manisa belediye yönetiminin Manisa’da kültür ve sanat faaliyetleri yanında toplumsal birleşmeye de verilebilecek en büyük zararı verdi. Tiyatronun birleştirici gücü bu hareketle zayıflattı, Tiyatro sanatı ve sanatçısı karalanarak yok edilmeye çalışıldı. Bir hareketin en güçlü olduğu zaman tanındığı ve ürettiği zamandır. Hareket üretmenin gücünden aldığı itici kuvvetle beslenerek büyür ve yayılır. Ancak hareketin önünü daha bu üretme anında kapatırsanız, o hareket sönmeye ve dağılmaya mahkûm olur. 2007 yılında kurularak ismini birçok platforma duyurmuş, seyircilerinin alkışları ve ödüllerle başarısı tescillenmiş Manisa Şehir Tiyatrosunun bu şekilde önünün kesilmesi. Sanata, sanatçıya ve halka vurulan en büyük darbedir.

Peki şimdi ne oluyor Manisa’da. 20 Mayıs sabahı bir anda yeni bir haber geldi maillerimize. Sözleşmesi fes edilen eğitmen/oyuncu Tayfun ŞENGÖZ Genel Sanat Yönetmeni olarak geri çağırıldı ve o da gidip aynı gün görevine başladı hayırlı olsun demekten başka bir şey gelmiyor elimden... Ama soramadan da edemiyorum. Sizi, genel sanat yönetmeninizi, arkadaşlarınızı, Manisa halkını, Türkiye tiyatrosunu bu derece aşağılayan, tiyatronun üzerinde hegemonya kurarak; istediğimi yaparım, istediğimi yaptırtırım diyen bir yönetime bu kadar kolay teslim olmanızı sağlayan neden nedir? O genel sanat yönetmeni değimliydi ki “madem arkadaşlarım yok bende yoğum” diyen? Genel sanat yönetmenliğini bu kadar çabuk kabul etmeniz üstelik diğer arkadaşlarınız geri çağırılmazken, şişirilmiş faturalarla sizleri kapı önüne koyan egemenlere çok çabuk teslim olmak değimlidir? Sizde diyemediniz mi “Ya hep beraber, ya hiç birimiz”?

Hocalarımızdan öğrendiğimiz sanatın siyaseti insanca yaşamayı anlatmaktır dünyaya. Sanat doğruca halkı hedef alır. Sanatçı sanatın silahıdır. Sanatçı sanata değil sanat sanatçıya sahip olabilir ancak ve sanatçı onun özgürce var olması için çalışan bir köledir sadece. Eğer Sanat belirli zümre ve anlayışların kontrolü altına girerse o zaman yozlaşmış ve amacından sapmış bir zavallılık olur. Dahası sanatçı topluma örnek olması gereken, yoldaşları ile gerekirse aç kalma pahasına, uğruna mücadele ettiği insanlık için duruşunu belli etmelidir. Koltuk gelip geçicidir. Dün başka bir belediye başkanı vardı bugün başka ve yarında başkası olacak. İşin doğrusu sanatçı kişiliğinizle böyle bir teklife “arkadaşlarım olmadan asla” diyerek karşı durmanızı beklerdik. Keşke sizde genel sanat yönetmeniniz diğer arkadaşlarınızı da yanınıza alarak “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz” deseydiniz. Neyse ne diyelim hayırlısı olsun… Umarım alicengiz oyunlarıyla yozlaştırılmaya çalışılan bu güzel eser Yani Manisa Şehir Tiyatrosu ileride yine alicengiz oyunlarının kurbanı olmaz.

İyi de güzel haber yok mu Manisa’dan? O da var Sığınak Tiyatrosu yakın zamanda temsillerine başlayacak ve Manisa’da var olma mücadelesi veren diğer özel, amatör ve Şehir tiyatrosuyla daha büyük başarılara imza atacaklar. Umudumuz Türkiye tiyatrosu ve Manisa halkı için en güzelinin gerçekleşmesidir.

Peki, İzmir ne olacak. İzmir Aziz bir şehirdir. İzmir halkının bu derece güvenini alarak yönetime gelen Sayın Aziz KOCAOĞLU ve sanat danışmanı çok sevdiğimiz ve saydığımız Haluk IŞIK’IN İzmir Şehir Tiyatrosunun kuruluşu üzerine çalışmalar yaptığına eminim. Sayın Aziz KOCAOĞLU’NA inanan bir İzmirli olarak 1990-1991 döneminde gerçekleşen olayların tekrar gerçekleşmeyeceğine de eminim. Manisa şehrinin kültürel yapısı meydandadır tarikatların ve cemaatlerin köşe başlarını tuttuğu bu şehirde Turgay TANÜLKÜ bu işi başardı. Peki, İzmir’i engelleyen ne? İzmir gibi demokrat ve aydın nüfusun çoğunlukta olduğu, tarihsel kökeninde sanatın ve kültürün beşiği olan bu şehirde niçin 1956 senesinden bu güne kadar bir şehir tiyatrosu tekrar kurulamadı ve 1991 de önü kesildi. Sorun baştakilerse artık İzmir’in Aziz’i var.

Tiyatro sanatına sonsuz saygısı olan, tiyatro sanatının İzmir’de hak ettiği noktaya ulaşması gerektiğine inanan ve İzmir seyircisinin, Türkiye tiyatrosunun yükselmesini her şeyin önünde tutan biri olarak umut ediyorum ki; İzmir en kısa zamanda şehir tiyatrosuna kavuşur.


Sevgilerimle

Uğur İPEK
Yazar / Yönetmen / Oyuncu

*ilgili haberin Manisa Denge gazetesi linki http://www.manisadenge.com/index.php?option=com_content&view=article&id=715:hesap-soracam&catid=35:guncel&Itemid=65

http://www.tiyatrodunyasi.com/makaledetay.asp?makaleno=1163

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder